İYİ Parti Muğla Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Metin Ergun, adaylığına ilişkin açıklamalarda bulundu. Ergun, “Evime, ata yurduma, ana ocağıma emek verme fırsatı nasip olduğundan hakça, insanca parolasıyla yola çıkıyorum. Çünkü hakça yönetelim, insanca yaşayalım istiyorum” dedi.
İYİ Parti genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında Muğla Büyükşehir Belediye Başkan adayı olarak Muğla Milletvekili Metin Ergun’u ilan etmişti. Ergun, bugün İYİ Parti Muğla İl Başkanlığı binasında basın açıklaması gerçekleştirdi.
Adaylık sürecine ilişkin açıklama yapan Ergun, “Partinin 4 yıl boyunca yerel yönetimler başkanlığını yaptım. Şu an da Fethiye’den aday olan Behçet Saatcı arkadaşımız Muğla Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday olur diye düşündük, açıkçası ben olmasını da arzu ettim. Eğer o talep etmiş olsaydı ben bir dönem daha geciktirecektim. Yaşım genç daha. Fakat o Fethiye’den aday olmayı tercih ettiği için bu şekilde biz de kendi düşüncemizi gerçekleştirmeye niyet ettik” dedi.
‘Hakça ve insanca’ parolası ile yola çıktığını belirten Ergun, “Yurduma, memleketime, yani evime, aileme ‘Emin’ sıfatıyla şehremini olarak aynı zamanda o evin bir sakini olarak yapacaklarımın heyecanı içerisindeyim. Hizmet etmek diyemiyorum ben buna, çünkü hep bana yabancının sözü gibi gelmiştir, hizmet etmek. Bense kamu hizmetine, bir şehre bir hemşerimin iyilik, güzellik katmasına, oraya emek vermesine, bir görev ve mecburiyet olarak bakıyorum. Bu bir hizmet etmek değil, bir görev ve sorumluluk bilincidir. Yapılan işin, oranın insanlarının mutlu etmesine, onların dertlerine çare olmasına da lütuf değil, hak gözüyle bakıyorum. İşte bu yüzden evime, ata yurduma, ana ocağıma emek verme fırsatı nasip olduğunda hakça, insanca parolasıyla yola çıkıyorum. Çünkü hakça yönetelim, insanca yaşayalım istiyorum. Bu hem töremizdir, hem örfümüzdür. Hem de Cumhuriyetimizin de kalbinde yatan Türk Devlet geleneğinin en temel ilkesi ve özüdür. Hakça yönetelim, insanca yaşayalım diyoruz” ifadelerini kullandı.
Ergun, şöyle konuştu:“Muğla kendine özgü bir şehirdir. Ayağınızı bastığınız her yerde bambaşka tarihler, kültürler ve hikayeler çıkar. Bir yanında yörük obalarını, köylerini görürsünüz, diğer yanda 5 yıldızlı otelleri ve tesisleri görürsünüz. Bir ucundan diğer ucuna iklimlerin değiştiğini görürsünüz. Ancak bu hikayenin bir de üzüntülü bir kısmı vardır. Yerel yönetimler hizmetlerinin merkezden uzaklaştıkça, git gide silikleştiği ve hizmetin aksadığını görürsünüz. Turistini, misafirini ağırlar, sofrasını açar ekmeğini ve suyunu paylaşır Muğlalı. Paylaşır ama o misafirler gelince kimse halini hatırını sormaz. Çocukluğunda tarlaya hayvana giderken taşıdığı bidonları şimdi emekli haliyle ihtiyarlamış haliyle hala evine taşır Muğlalı. Bu cennet toprakların, dağların suyunu içemezler aynı zamanda. Yani çeşmesinden akan suyu içemez Muğlalı. Damacanaya para verir, hakça yönetelim işte burada başlar. Bir memleket ki kendi tertemiz sularına hasrettir, Muğlalı bunu yaşıyor. Her tarafında temiz su var ama Muğlalı suya hasret. Ben bunu çözmek için huzurlarınızdayım, sizle ve sizin için. Önceliğim açıkçası Muğla’dır. Ceketimi assam seçilirim anlayışla görev alanlar Muğla’nın hiçbir yerinde hakça hizmet vermemektedir. Bizler bu kenti hakça yöneteceğiz. Hem vatandaşlarımıza hem de Muğla’ya gelen misafirlerimize iyi hizmet vereceğiz.”
